Darbeler Ve Türkiye

Bu ülkenin kaderini en çok zehirleyen şey neydi biliyor musunuz? Darbeler.
Milletin iradesine pranga vuran, demokrasiyi hiçe sayan, toplumu sindiren o karanlık eller… Türkiye ne çektiyse, darbelerden çekti.
Her darbe, bu toprakların üzerinden bir buldozer gibi geçti. İnsanların umutlarını ezdi, gençlerin hayallerini söndürdü, siyaseti paramparça etti. Sandıkla geleni silah zoruyla göndermeyi marifet sayan zihniyet, aslında bu ülkenin yıllarını çaldı. Gelişmiş olabileceğimiz onlarca yılı, sırf kendi çıkarlarını korumak için millete rağmen, milletin iradesine darbe yaparak heba ettiler.
1960… Bir başbakanı ve bakanlarını darağacına gönderecek kadar gözü dönmüş bir anlayış.
1971… “Muhtıra” adı altında demokrasiye ayar çekmek.
1980… Bir gecede ülkenin gençlerini darağaçlarına sürüklemek. On binlerce gencin hayatını karartmak.
28 Şubat… “Demokrasiye balans ayarı” diyerek milyonların yaşam tarzına müdahale etmek.
Ve 15 Temmuz… Bu milletin parasıyla alınan silahların, bu millete doğrultulduğu en karanlık gece.
Darbeler, sadece iktidarları değil, milletin özgüvenini, geleceğe olan inancını, adalet duygusunu da çaldı. Her darbe, toplumsal kutuplaşmayı artırdı; her darbe, devleti millete yabancılaştırdı.
Bugün hâlâ ekonomik, siyasi ve toplumsal birçok sıkıntının kökenine indiğimizde karşımıza çıkan şey aynı: darbelerin açtığı derin yaralar.
Artık bu ülkenin bir daha darbelerle anılmaya tahammülü yok. Çünkü her darbe, aslında bir milletin alnına sürülmüş kara bir lekedir. Ve bu millet o lekeyi silmeye kararlıdır.
Demokrasiye sahip çıkmak, sadece siyasetçilerin değil, her birimizin boynunun borcudur. Çünkü biliyoruz ki:
Bir millet, kendi iradesine sahip çıkmadıkça, her daim darbelerin gölgesinde yaşamaya mahkûmdur.
Tepkiniz Nedir?






